top of page

Bankacı Bakışı

En büyük özel bankamızın şube müdürlerinden birinin odasında oturduğum esnada karşılaştığım ilginç olay muhtemelen halkımıza özgü ibretlik bir anekdottur: Orta yaşlı bir esnaf hışımla odaya düstursuz dalar ve “sen kim oluyorsun ve ne hakla benim kredi talebime olumsuz cevap veriyorsun?” der. Şiddete varacak hırçınlığı bittikten sonra odadan çıkartılabilen “banka müşterisi” hakkında Müdür bey: “ Çekleri yazılmış, kredilerini ödemiyor, mallarını başkasının üzerine geçirmiş, kar/zarar cetveli boş, nasıl para verelim ki?” izahatını yaptı. Buna rağmen “müşterinin”, başkasının parasını kendine hak görme inanç ve iradesine "hayran" kalmıştım.

 

Yavru Vatan’da “para ticareti yapan bir tüccar arkadaşımıza “kaçtan satıyorsun” deme gafletinde bulunmuştum. %10 cevabını alınca, yıllık değil mi? sözü ağzımdan çıktı. “Hayır aylık, zaten gelenler şans oyunlarında bitmiş, tapusunu getirip parayı alıyor, elimde bir çuval koçan (tapu) var… Çevremde TL borçlanma için %25 aylık faiz ile para almaya razı olan ama bulamayan “güya iş adamlarını” hatırlayınca Kıbrıslı vicdanlı gelmişti yine de.

 

John Smith 1993’de İşçi Partisi başkanlığına seçildiğinde İngiliz arkadaşım O’nun olumlu imajını “banka müdürü” tipli olmasına yormuştu.(1994’de Başbakanlığı kazanmak üzere iken vefat etti ve Blair sahneye çıktı.) Banka Müdürlüğü mesleği, en itibarlı işlerin başında gelmektedir. Çünkü başkalarına ait tüm sırları Onlar muhafaza ederler, başkalarına ait servetleri korudukları gibi… Elbette Dünya’da en yüksek yönetici ücretlerinin Finans Sektöründe olmasının gerekçesi de bu üstün “bankacı fıtratıdır”.

 

Bilindiği gibi tasarruf sahiplerinden temin edilen parayı, kaynak ihtiyacı kişi yada kurumlara kullandırma faaliyeti Finans Sektörünün, özelde de Bankaların işidir. Yani kullandırdıkları kaynak kendilerine değil, başkalarına aittir. Yakın tarihte kısmen tadil edilen “zimmet” suçuna mukabil cezai maddeden ötürü, kredi muamelesi için hapis cezası halen mevzu bahis olmaya devam etmektedir. Duayen bir bankacımızın dediği gibi “ Bankalar Kanunu’nu okumuş aklı başında kimse bu sektörde çalışmaz". Hulasa, bankadan para kullandırmak, sorumluluk ve risklerin azami olması nedeni ile çok sıkı kural ve şartlara bağlanmış, ilaveten yazılı olmayan kaidelerle de ayrıca teamül halinde şekillendirilmiştir.

 

Diğer yandan sadece kaynak kullandırma değil, aynı zamanda kaynak temini prosedürleri de sanıldığı gibi serbest değil aksine sıkı kurallarla tanımlanmıştır. Yani banka her istediği parayı, istediği fiyata alamaz.

 

Bankaların temelde iki gelir kalemi vardır, faiz ile hizmet bedeli ve komisyon. Giderleri ise yine faiz ve genel giderlerdir. Bankanın para kazanabilmesi için öncelikle kredi faiz gelirlerinin kaynak maliyetinin üzerinde olması gereklidir. Otuz yıl süren yüksek enflasyon yıllarında mevduata %80 faiz ödenirken spotta % 130 oranlar “tahakkuk ettirip” % 50 brüt kârı kağıt üzerinde de olsa kazanma imkanı vardı. Şimdi bu marj % 3 – 5 aralığındadır ki bankaların ana zorluğu buradadır. Diğer yandan “geri ödenmeme riski”, kur riski, hapis riski vs bu birkaç puanlık marjın içine kalıp sıkışmış durumdadır.

 

Kural olarak ticari kredi kullanan bir tacir, anapara ve faizlerini ticari faaliyetlerinden kaynaklanan fon akışları ile geri ödeyecektir, yoksa kısa vadeli fon kullanıp zamanla bunu "gizli sermayeye" çevirme kurnazlığı sadece ülkemize mahsus bir beklentidir.

Bankacılar Kredi Müşterisinin Neyine Bakar?

 

  1. Öncelikle düzgün bir ticari faaliyetiniz, yeterli cironuz ve makul bir kârınız var mı, bunlara bakar.

  2. Makul bir borçlanma oranınız olmalı, diğer finansal oranlar da kabul edilebilir aralıkta "hesaplanabilmelidir".

  3. Ödeme alışkanlık ve gücünüz olmalı, şöhretiniz düzgün yad edilmelidir. 35 metrelik teknelerde dolaşmak sanıldığının aksine bankacıların size bakışını bozabilir.

  4. Üç ayda bir verdiğiniz mizanlar hem doğru hem de düzgün olmalıdır. Bunun için önce muhasebeciniz, sonra yönetim beceri ve gücünüz yeterli olmalıdır. Bankacı mizanda sadece rakamları değil, fakat aynı zamanda yönetim becerilerinizi de görecektir.

  5. Bankacılar, müşterisinde faizlerin yönü aşağı iken kısa vadeli fon, yukarı iken nispeten daha uzun vadeli para kullanma "akıl ve mahareti" olup olmadığına da bakar.

  6. Kur uzun süredir baskı altında iken teklif edilen YP kredilerine hemen "atlanmasından" memnun olsalar da bu durum aynı zamanda müşterisine olan güveni de aşındıracaktır.

  7. Bankacıların A planı her daim günü gününe ödenen faizler ile bazen kapatılabilen ana paralardır. Teminatı nakde çevirmek sanıldığının aksine bir bankacı için ciddi bir başarısızlıktır. “Teminatım var ya, bu ne endişe, hatta limitim ile teminatım muadil değil” gibi serzenişler bankacıları ürpertir.

  8. Yeni ortak, yönetim kurulu üyesi, CEO gibi önemli değişiklik sürprizleri bankacıların kredi müşterisine bakışını değiştirir.

  9. Orada burada, Facebook’ta ve bankacılarla siyasi muhabbet, özellikle de “muhalefet propagandası” limitinizin akıbeti açısından hayra alamet değildir ve bankacının Size muhabbetini bozar.

  10. Şirketiniz ve ortakların gerçek dışı da olsa bazı örgütlerle "dedikodusunun" çıkması ihtimali dahi bankacıların işletmenize bakışını bir anda gündüzden geceye çevirir.

 

 

Şerif Elender

Kıdemli Danışman

​Ekonomi - Finans


Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz hiç bir şekilde kopyalanamaz ve yazarın ismi zikredilmeden alıntılanamaz.

16 Şubat 2017

bottom of page