top of page

Finansal Performans

“En yüksek getiriyi elde edeceğiniz yatırım, bilgiye yapılandır.”

-Benjamin Franklin

Geçmişte ve bugün sıklıkla “bir borcu kapamak veya bir ödemeyi yapmak için temin edilen para” anlamında kullanılan finans, bu anlamının yanında günümüzde finansal sistemleri oluşturan kredi, bankacılık, yatırım, varlıklar ve yükümlülükler ile finansal enstrümanların yaratılması ve yönetilmesi faaliyetlerini kapsayan bir çatı veya şemsiye kavram olarak anlaşılmaktadır. Öte yandan, bilindiği gibi finans hem bireyleri, hem kuruluşları, hem de toplumu (kamuyu) ilgilendirdiği için bazı uzmanlar finansı üç ayrı kategoriye bölerek hem konuya yaklaşımı hem de anlamayı kolaylaştırmışlardır. Bu üç kategori: 1)bireysel finans (personal finance), 2) kurumsal finans (corporate finance) , 3) kamusal finans (public finance) olarak belirlenmiş, böylece “finans” deyince tam olarak hangi alanın kast edildiği netleştirilmiştir. Bu üç kategori içinde “kurumsal finans” tamlamasında kurumsal sözcüğü “corporate” sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmaktadır ki bizce çok doğru değildir zira kurum sözcüğünün Türkçe’deki anlamı bellidir ve bu anlam çerçevesinde “kurumsal” sözcüğü, “corporate” sözcüğünü karşılamamaktadır. Kurumsal, olsa olsa “institutional” sözcüğünün karşılığı olabilir ancak kaynak dillerdeki “institution” kelimesi bizim “corporate” karşılığı kullandığımız anlamı içermez. O nedenle biz kurumsal finans yerine şimdilik şirket finansı veya işletme finansı (ya da yerine göre finansmanı) demeyi uygun buluyoruz.

Finans, yalnızca ve kabaca para anlamının dışında “Bir girişime işleyebilmesi, gelişebilmesi için gereken para ve krediyi sağlama işi” (TDK Güncel Sözlük) anlamına gelmek üzere Fransızca -man (-ment) son ekiyle "finansman" şekliyle de kullanılmaktadır. Örneğin işletmeler yatırımları için banka kredisi kullanarak veya bireysel ya da kurumsal yatırımcılardan fon veya sermaye temin ederek finansman ihtiyaçlarını karşılarlar. Kuşkusuz belli bir olgunluğa gelmiş işletmeler hisse senedi çıkartıp bunları halka arz etmek yoluyla elde edecekleri nakit ile yine bir finansman imkanı yaratabilirler. Birkaç temel yöntemini saydığımız bu finansman faaliyetleri sonucunda elde edilen nakitin bir kısmı (veya tamamı) işletmenin faaliyetlerine yatırılırken, bir kısmı (veya tamamı) da işletmenin ihtiyaç duyduğu bazı varlıkların (asset) satın alınmasında kullanılır. Finansman faaliyetiyle elde edilen nakit girdisinin işletme faaliyetlerine veya varlıklarına aktarımıyla, bu faaliyetlerden veya varlıkların (umulur ki akıllıca) kullanımından elde edilecek nakitle yatırımcılara (veya alacaklılara) (borç, kredi, temettü vb) gereken dönemlerde ödemeler yapılır. Bu ödemelerden arta kalan bir serbest nakit varsa bu fonlar da yeniden işletmenin faaliyetlerine veya yatırımlarına (aktiflerine) ilave edilir. Aslında çok kabaca alacaklılarla işletme (ve faaliyetleri) arasında gerçekleşen bu parasal hareketler döngüsünün merkezinde finans/man fonksiyonu ve dolayısıyla o fonksiyonu “gerektiği gibi” işletmek ve yönetmek durumunda olan finansal yönetim bulunmaktadır. Finansal yönetim deyince bir finansal yöneticiden + ekibinden + sisteminden bahsetmek mümkündür. Bir kuruluşun en yaşamsal, en kritik işlevlerinden olan finans alanında performans deyince bu finansal yöneticinin + ekibinin + sisteminin performansı akla gelse de bu tahmin edilebileceği gibi çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Kuruluşlardan ve bireylerden her alanda performans bekleyen bir dünya kuşkusuz finansal alanda da performans (başarılı icraat ve sonuçlar) bekleyecektir.  Finansal performans yatırımcıların, işletme sahiplerinin, kreditör kuruluşların, çalışanların, müşterilerin, tedarikçilerin, kamu otoritesinin (özellikle maliye)…kısacası herkesin gözlerinin üzerinde olduğu bir konudur.

Finansal performans, ölçüldüğü an itibariyle şirketin toplam (overall) performansını ve mevcut finansal durumunu net (!) olarak ortaya koyar. Elbette, kullanılan veriler, yöntemler ve araçlar sağlıklıysa. Bir başka deyişle finansal performans bir anlamda kuruluşu oluşturan tüm bireylerin, ekiplerin ve paydaşların davranışlar toplamının yani aksiyonlarının ve reaksiyonlarının nelere yol açtığının büyük oranda rakamlarla gösterimidir. Şirketler günün sonunda tüm yanların (shareholders & stakeholders) kendilerinden beklediği değeri yaratmakla yükümlüdürler. Bu değerin yaratılıp yaratılamadığı, yaratıldıysa ne düzeyde yaratılabildiği öncelikle finansal performansın ölçülmesi ve değerlendirilmesiyle mümkündür. Ancak yeniden hatırlatmak gerekir ki şirketlerin kısa vadeli nakit hareketlerini yönetmelerinin dışında yatırım kararlarından sermaye bütçelemelerine, sermaye harcamalarından finansman kararlarına, borç yönetimlerinden kısa ve uzun vadeli finansal planlamalara, uluslar arası finansal yönetimden finansal risk yönetimine bir çok alanda çeşitli rolleri ve sorumlulukları olan finansal yönetim, finansal performansın iyileştirilmesi konusunda tek sorumlu değildir. Şirket tepe yöneticilerinin, diğer yöneticilerin ve tüm çalışanların da finansal performansın iyileştirilmesi konusunda rolleri ve sorumlulukları vardır. Neticede örgütün her katmanında alınan kararların ve sergilenen davranışların (aksiyonlar ve reaksiyonlar) finansal bir karşılığı, parasal bir etkisi ve izdüşümü vardır. O nedenle yalnızca finans fonksiyonu ve finansal yönetimin değil, bir örgütü var eden herkesin aldıkları kararların ve sergiledikleri davranışların finansal performansa etki ettiği konusunda yüksek bir bilinç düzeyine ulaşmaları gereklidir.

Finansal performansın analizinde kuşkusuz öncelikle finansal veriler (data) kullanılır. Finansal verilerin finansal performansın analizinde kullanılmasının en eski ve güvenilir yollarının başında finansal oran analizi gelir. Varyasyonlarıyla birlikte onlarca finansal oran mevcut olup, bu oranlar 4 ana kategoride değerlendirilirler:

1) Kuruluşun ne kadar borçlu olduğunu gösteren kaldıraç oranları


2) kuruluşun nakde ne kadar kolay ulaştığını gösteren likidite oranları


3) kuruluşun varlıklarını (aktiflerini) ne kadar verimli (etkin) kullandığını gösteren karlılık oranları


4) kuruluşun yatırımcılar tarafından ne derece itibar gördüğünü (görebileceğini) ortaya koyan piyasa değeri oranları


Burada hatırlatmak gereken bir husus, bu oranların sağlıklı sonuçlar verebilmesi için kullanılan verilerin de sağlıklı olmaları, ilgili hesaplamaların zamanında ve doğru yapılması gerektiği, bunun da ötesinde bu oranları kıyaslayacak başka verilere ve oranlara ihtiyaç duyulduğudur.


Finansal performansın iyileştirilmesi konusunda kuruluşların finans yöneticilerinin ve ekiplerinin ötesinde, işletme sahiplerinin, finans kökenli olmayan her düzeyde yöneticinin ve finansal performans üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi olan tüm kadroların öncelikle bir genel finans (ve muhasebe) kültürü edinmeleri, bu bağlamda aldıkları kararların ve eylemlerinin kuruluşun mali sonuçlarını nasıl etkilediğini, paranın kuruluş içinde ve kuruluşun etkileşim içinde bulunduğu büyük sistem/dış dünya arasında neden ve nasıl hareket ettiğini kavramaları gerekir. Bu kavrayış ve kültür gelişimi bizce finansal performansı iyileştirmeye yönelik olarak örgütsel planda atılabilecek akıllı adımların ilkidir.

İkinci olarak, yine tüm kadroların Türkiye ekonomisinde ve dünyaya yön veren belli başlı ekonomilerde neler olup bittiği, mevcut gelişmelerin ve geleceğe yönelik beklentilerin neler olduğu; bu gelişmelerin ve beklentilerin sektör, müşteriler, rakipler ve kuruluş üzerinde ne gibi etkiler yaratabileceği konularında belirli frekanslarda aydınlatılmaları gerekir. Makro ekonomideki gelişmeler ve bu gelişmelerin mikro ekonomideki yansımaları hakkındaki bilgiler kuruluşlarda küçük bir azınlığın bilgi tekelinde kalamayacak kadar önemli olaylardır. Örgütteki her katmanın ekonomi alanında en azından farkındalıklarının artırılması finansal performansa etki edecek toplam tutum ve davranışlarını yönlendirecek, bir nevi örgütsel hizalanma elde edilmesine yardımcı olacaktır. Kuruluşu etkileyen dış dünya gelişmeleri ve faktörler hakkında bilgilenme, kuruluş içinde hayata geçirilecek tasarruflu davranış, gereksiz maliyet azaltımı, zaman, para, materyal vb kaynakları azami verimlilikle kullanma, teknolojik gelişmelere uyum gibi hususların temel nedenlerini kavramayı kolaylaştıracak, örgütün nedenini tam olarak anlayamadıkları bazı yönetsel inisiyatifleri, olası değişimleri başarılı kılma konusunda daha destekleyici olmaya veya potansiyel direnci azaltmaya teşvik edecektir. Günün sonunda işletmeler/ kuruluşlar üyelerinin “ekmek tekneleri” dir. Akıl-Vicdan-Ahlak-Yasa-Onur beşlisinin ışığında yaşam mücadelesini ve değer yaratma yolculuğunu sürdüren hiç kimse de bilinçli olarak ekmek teknesine zarar vermek istemez.

Üçüncü olarak, tüm fonksiyon (veya süreç) yöneticilerinin birer işletme yöneticisi olmaları, bütçe-insan-sistem "yönetmeleri", gelirler ve giderler üzerinde kararları, tutumları ve davranışlarıyla etkili olmaları, aynı zamanda “yukarıya”, “aşağıya” ve “yana doğru” kritik birer bilgi (enformasyon) kaynağı işlevi görmeleri gibi nedenlerle finans ve ekonomi üzerine "eğitilmeleri" ve yetkinleşmelerinin sağlanmaları gerekir. Hatta hukuk da bu kapsamdadır. Medeni hukuktan iş hukukuna, rekabet hukukundan vergi hukukuna, sözleşme hukukundan ticaret hukukuna belirli bir derinlikte ve genişlikte bilgilenme ve gelişme ihtiyacı çok nettir. Mesleki ve teknik bilgi kuşkusuz çok önemlidir ancak hukukla / yasalarla / mevzuatla sınırları belirlenmiş bir iş dünyasında bazı sözler ve eylemler nedeniyle; zorlukla kazanılan paraların çok daha fazlasının bir anda hukuk bilmezlikten (ya da yasa tanımazlıktan) kaynaklanan hatalar nedeniyle ceza olarak amiyane tabirle çatır çatır ödendiği sık görülen bir durumdur. Muhasebe (temel ilkeler), mali belge kültürü, finans, hukuk gibi konular, iyi niyetli ama çok eksikli yönetici geliştirme programlarında ya çok az yer almakta, ya bir defaya mahsus içerilmekte, ya da hiç yer almamaktadır. Dünyaca ünlü marka okulların/ eğitim kuruluşlarının liderlik programları öncelikle bu konuları kapsamakta; sadece liderlik teorilerinin, psikoloji vb disiplinlerden aktarılan “seçilmiş” bilgi ve tavsiyelerin, başarılı liderlerden örneklerin, basit testlerin ve eğlenceli aktivitelerin çok ötesinde bir ciddiyetle ele alınmaktadır. (Yeri gelmişken değineyim: Ciddi liderlik programlarının bir başka özelliği de, kararları ve eylemleriyle insanların ve kuruluşların hayatına önemli etkilerde bulunan, onları değişime sevk eden liderlerin takviye edilmesi, geliştirilmesi süreçlerinde  pseudo-science (yalancı bilim) ürünlerinden uzak durması, magazinel, trendy, pop, mistik vb konulardan ekmek yiyen “uzmanımsı”ların liderlik safsatalarına prim vermemeleridir.)

Dördüncü olarak, özellikle şirket tepe yöneticilerinin, kuruluşlarının amacına, vizyonuna, misyonuna, hedeflerine ve ana ve tali stratejilerine uygun (doğru yapılandırılmış ve esnek) bir stratejik finansal yönetim anlayışına, dolayısıyla sağlıklı bir finansal yönetim stratejisine sahip olmaları gerekir. Stratejik planlamanın böyle bir dünyada en zor zanaatlardan birisi olduğunu teslim ediyoruz ancak burada bahsettiğimiz, belirsizliklerle dolu bir gelecek 5-10 yıl için rijid ve kapsamlı bir stratejik planlama değil, çok daha kısa bir dönemi ilgilendiren bir finansal strateji belirlemektir. Belirsizlik var ve artıyorsa, değişim var ve artıyorsa, rakipler varsa, kaynaklar sınırlıysa ve başarılması gereken hedef ve amaçların varlığından söz ediliyorsa strateji zorunludur. Dikkatlice (ve tercihen dış uzmanların da objektif katkılarını alarak) oluşturulmuş bir finansal yönetim stratejisi kuşkusuz finansal planlamayı; işletme sermayesi yönetimini; şirket finansman ihtiyacının ve uygun borç finansmanı yöntem ve ilkelerinin tespitini; içeride üretme ya da dışarıya yaptırma karar ve koşullarının belirlenmesini; varsa dış ticaret faaliyetlerinin finansman yöntemlerinin/ olanaklarının değerlendirilme/seçim kriterlerinin netleştirilmesini; yatırım ve projelerin mali ve iktisadi yönden değerlendirilme/devreye alınma çerçevesinin çizilmesini; temettü ve kar dağıtımı politikalarının tespitini; organik ya da inorganik büyüme kararlarını ve diğer bazı finansal/operasyonel yönetim-kontrol-denetim unsurlarını/ faktörlerini belirlemeyi içerecektir. Bunların tamamı toplam finansal performansı büyük ölçüde etkileyecek hususlardır ve “gereklerinin” çağdaş dünyanın evrensel ilkeleri-aklı ışığında hassasiyetle yerine getirilmesi için özellikle tepe/üst yöneticilerin ilgisine, bilgisine, becerisine ve basiretine muhtaçlardır. Bu arada, özellikle son yıllarda etkisini giderek artıran döviz kuru ve faiz hareketleri ile emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, bu konularda başta risk analizleri ve risk yönetimi olmak üzere gerekli çalışmaları yapan az sayıda kuruluş dışında bir çok sektörde faaliyet gösteren bir çok kuruluşun karabasanı, kimi örneklerde de Azrail’i haline gelmiştir. Ne yazık ki bir çok kuruluş asıl faaliyetlerinde, satışlarında, örgütsel gelişim, repütasyon, marka vb alanlarda bir çok başarılı uygulamaları sonucunda elde ettikleri özellikle maddi kazanımlarının büyük kısmını, bazen tamamını bu dalgalanmaların aleyhte tesirlerine kurban vermişler, vermeye de devam etmektedirler. Oysa dünya döviz,faiz, emtia kaynaklı risklerden korunmak ya da bu alanlardaki dalgalanmalardan yararlanmak için özellikle son birkaç on yılda inanılmaz derece bilgi, yetkinlik, sistem, araç ve hizmet üretmiştir. Ülkemizdeki işletmelerin çoğu ne yazık ki bu kaynaklardan çok az yararlanabilmektedir. Bunun: bilgi eksikliğinden, yanlış önceliklere kaynak ayırmaya; umursamazlıktan ertelemeye; değişime dirençten aşırı iyimserliğe; yetinmecilikten kaderciliğe; tembellikten kibire çok çeşitli nedenleri vardır. Genelde finansal performans, özelde finansal risklerin yönetimi konusunda eğri oturup doğru konuşma zamanı gelmiş ve geçmektedir. Bu noktada bir alıntı verelim:

“1. Kural: Asla para kaybetmeyin. 2. Kural: Asla 1.Kuralı unutmayın.” 

-Warren Buffett, Dünyanın en zengin 3. insanı

Performansla ilgili her alanda olduğu gibi finansal performans alanında da bilgi-inanç > algı-bakış açısı > tutum-davranış > kültür zincirinin her halkasında önemli müdahalelere ve değişime ihtiyaç var.

Mustafa Ekrem Eke

Kıdemli Danışman​

Değişim ve Performans

Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz hiç bir şekilde kopyalanamaz ve yazarın ismi zikredilmeden alıntılanamaz.

26 Temmuz 2018

bottom of page